Akşam geç vakitlerde,
Yastığa koyduğum başım,
Sabah ezanına kadar,
Bir sağa bir sola,
Kıvrım kıvrım kıvrılırken,
Beynimin içinde eğri büğrü nöronlar,
Nöbetçi mahkeme gibi açık kapılar,
Aklımı bir noktada toplayıp,
Düze çıkmayı başaramadım...
Tamam, işin orası öyle diye başlayan,
Sonu gelmeyen, sonsuza varmayan,
Cevabını vermekten aciz olduğum,
Herkesçe basit kabullerden oluşan,
Beni yakıp kavuran bitiren,
Eleştiriye açık ve rahatsız edici olan,
Yeniden ve yeniden başlayıp bitmeden,
Fikir yumağına dolandım kaldım,
Geceden sonra bir aydınlık,
Bilirim bekleyemem,
Karanlıkta bir ışık,
Bir yol gösterici,
Ufukta bir deniz feneri,
Ah diyebilsem, görebilsem,
Yavaş ve emin adımlarla gidebilsem.
Bütün yollar O’na çıkıyor,
Bütün sesler O’nu sesliyor,
Bütün izler O’na varıyor,
Bütün sorular O’nda cevap buluyor.
Ama bir yol bulamıyorum varayım,
Uzatmadan dolanmadan kestirmeden,
Karanlıkta bir ışık,
Bir yol gösterici,
Ufukta bir deniz feneri,
Ah diyebilsem, görebilsem,
Yavaş ve emin adımlarla gidebilsem.
Bir çıkış arıyorum, sadece ve sadece,
Yorgun düştü bedenim,
Dinlenmeye muhtaç artık beynim,
Sadede gelince, sadece bir iz
İzinde gidilecek bir iz,
Son çare önünde oturulacak bir diz,
O da olmadı, kendi kaderini kendin çiz.
Sadece bir iz arıyorum,
Bulamıyor göremiyorum,
Sonsuz bir feryatla haykırıyorum,
Yeter artık kalksın perdeler,
Vicdanlar alsın kumandayı eline,
Götürsün son söz bizi,
Hakk’ın yoluna.
Geceden sonra bir aydınlık,
Bilirim bekleyemem,
Karanlıkta bir ışık,
Bir yol gösterici,
Ufukta bir deniz feneri,
Ah diyebilsem, görebilsem,
Yavaş ve emin adımlarla gidebilsem.
Bütün izler aynı ortada toplanacak.