Submit your work, meet writers and drop the ads. Become a member
Muzaffer May 2020
mümkün mü
unutmak
tebessümün davetkar çığlığını
itiraf etmeliyim ki
şiddetli yağan
yılların ardından bile
hala sıcak
ve aloe vera tazeliğinde
belimden beline boşalan
yağmur damlacıkları

eritsek
bitter tadında
güneşi ibraya çağırıp
sıcak
çikolata nefasetinde
bir kaşık sen
bir ben
yalayarak
gökteki siyah bulutları

banyo
aynasında mı
hala selfie'miz
hala
mavi miyim gözlerinde
perili köşk sen
parliament gece
ben

uzun
değil artık saçlarım
sezar yüzünden
alesia'ya
gitmem gerekti
getorix'e
örmek için kalın duvarlar
gözüm kara, sözüm har
patakladım
hergeleyi de
kapalıydı dudağından
dudağıma çıkan
bütün yollar

yaşlandım biraz ben
ya sen
hala fit misin
dağ, dere, ova
papatya mı
hala rengin

avuçlasam yüzünü
seviyo, sevmiyo
diye
nereye çıkar bahtımız
söylesene pirinç tanesi
söyle de
yeniden açsın
kal.. çiçeklerimiz
bir gün demiştin ki yazdığın şiirleri göstersene bana
kalemliğimde sakladığım sana yazdığım onca şiirden habersizce
bütün bir sene boyunca
her ne kadar taksimde bi sokak arasında
itiraf etmeye çalışmış olsam da acemi bi şekilde
benden kalan sadece yarı bozuk bir daktiloda döktüğüm birkaç kelime oldu sana
geri dönüp sımsıkı sarıldığında şişhane metrosunda
eline son anda sıkıştırdığım o kağıtta
oysa hiç haberin yoktu sadece ellerine bile şiirler yazdığımdan
baş parmağındaki izi hiç unutmadığımdan
attığın her bir şarkıyı defalarca dinlediğimden
o köşedeki müzik odasında çaldığın parçaları hiç unutmadığımdan
özellikle o gün gitar elinde gözlerini gözlerimden ayırmazken
ne kadar çok dudaklarını öpmek istediğimden
hiç haberin olmadı
sana olan duygularımdan
belki de bir bakıma saklamak istedim seni
kalemlerimin arasında
başkalarına şiir olmandan korkarcasına
ama sen gittin gideli dünyanın bir ucuna
benim aklım hala aynı sırada yan yana oturduğumuz o zamanlarda
kalbinde bi yer edinemedim ama belki ilerde bir yerim olur kitaplığında

— The End —